11 Ekim 2008 Cumartesi

Ballı galibiyet

Fatih Terim'in rezil tercihleriyle zora giren Bosna maçını, ikinci yarıdaki müthiş baskılı ve istekli oyunuyla kazanmayı başardık. Batuhan'ın kolunun çıkıp oyundan ayrılması ise adeta maçın dönüm noktası oldu diyebiliriz. Hoş, eğer Mehmet Yıldız tek forvet ve arkasında Yusuf ile başlasaydık, bizce bu gece görünenden çok daha kolay şekilde alabilirdik maçı. Ama Mevlüt gibi "kontraatak forveti" tanımını en hak edecek oyunculardan birini, böyle sıkışık geçmesi beklenen bir maçta kadroya almak tam anlamıyla skandaldı. Mevlüt'e asla kalitesiz demiyoruz ama oynayacağı takımın ve maçın, onun tipine uygun olduğu durumlarda etkili olablecek, tersi durumlarda ise asla iş yapamayacak bir futbolcu. Mesela Mevlüt bu akşamki Bosna takımında olsa kesinlikle başımıza bela olurdu. Hatta gol bile atabilirdi. Ama Terim böyle bir açık alan oyuncusunu 10 kişiyle kapanan bir rakibe karşı oynatarak inanılmaz bir taktik hata yaptı. Daha önce de sıkışan maçlarda aynı şeyi yapmıştı ama asıl hazin olan, bunun işe yaramadığını göremeyecek kadar kör olması.

Neticede Terim, futbol tarihinin en ballı teknik direktörü ve sadece o şans bizi bu gruptan çıkarabilir. Zaten kendisi vesilesiyle millî takıma bile soğuk bakıyoruz sağ olsun...

Laboratuvar maketi millî takım

Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe takımı ile oyuncak gibi oynaması misali, Terim denen ego yumağı da millî takım ile aynı şekilde oynuyor. Sırf Batuhan gol atsın da "Terim kendi takımında oynamayan bir adamdaki cevheri keşfetti" densin diye, Mehmet Yıldız gibi ligimizin en formda santrforu dururken 18 yaşındaki Batuhan'ı ilk 11'de başlattı Bosna maçında. Bir insan bundan daha fazla kendisine âşık olamaz herhalde.. Bu arada Bosna maçının da tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Şu an 10. dakika ve baskılı başladık. Bakalım ne olacak...

5 Ekim 2008 Pazar

Barcelona fırtınası

Forlan başta olmak üzere önemli eksikleri bulunan At. Madrid'in Nou Camp'tan kolay çıkabileceğini düşünmüyorduk ama bu iki takım arasında geçmişe dayanan rekabetin unutulmaz maçları da aklımızın bir yerini kurcalamıyor değildi (özellikle Pantic'li dönemdeki 5-4'lük maç benzeri müsabakalar nedeniyle). Ama dünya futbolunda kolay görülmeyecek şekilde 8 dakikada atılan 3 gol maçı orada bitirdi. Bitirdi diyoruz, zira Guardiola'nın "en iyi futbolumuzu oynadık" şeklindeki demeci bizce boşuna. 3-0 geriye düşmüş bir takım karşısında da futbol oynayamayacaksan ne zaman oynayacaksın? Zaten dünyanın en teknik orta saha oyuncuları sende, yanında Eto'o var, Messi var, elbette fark ondan sonra açılmaya başlayacaktır. Oynanan futbolun en değerlendirilmemesi gerektiği ortam da bu ortamdır sanırız.

Bu maçta dikkatimizi celbeden şey ise Messi isimli, tüm zamanların en yetenekli 5 (hadi bilemediniz 10) oyuncusundan biri olan 21 yaşında bir çocuğun bu kadar ahlâk yoksunu olabilmesi. Daha önce Maradona gibi eliyle attığı bir gole çığlıklar atarak sevindiği zaman gözümüzden düşmüş, 20 yıldır tuttuğumuz bir takımın böyle bir yıldızını bağrımıza basmaya hazırken tam tersine iyice soğumuştuk kendisinden. Ama dünkü maçta yaptırdığı penaltının ardından (hiç güzel olmayan) yüzündeki o müstehzi gülüş, Maradona'nın bu çocuğun kişiliğini eleştirirken az bile söylediğini düşündürüyor insana. Ayrıca frikik golü elbette bir zekâ ürünü ama bir futbolcunun kafasının hep böyle cinliklere çalışması da hoş değil. Daha en az 10 yıl seyredeceğiz bu çocuğu. İnşallah yola gelir...

Barcelona'nın bu yıl da Real'den şampiyonluğu alabileceğiniz sanmıyoruz. İnişli çıkışlı bir grafik sergileyeceklerdir yıl boyunca. Hep birlikte göreceğiz...