31 Aralık 2014 Çarşamba

Best movies of 2014, #5: A Most Wanted Man

5. A Most Wanted Man (7.5)


John Le Carre'nin bir romanından Andrew Bovell'in senaryolaştırdığı "A Most Wanted Man", Soğuk Savaş döneminde çekilen filmleri anımsatan karanlık ve melankolik bir casusluk gerilimi. Hikâyesini, Şubat ayında vefat eden Philipp Seymour Hoffman'ın canlandırdığı Alman istihbaratçı Günter Bachmann üzerinden anlatan film, 11 Eylül saldırılarının planlandığı şehir olduğu rivayet edilen Hamburg'u boşuna mesken seçmemiş. Zira amacı, Batı istihbarat birimlerinde mezkur saldırı sonrası hasıl olan o paranoyak ruh hâli ve onların, bununla baş etmeye çalışırken ortaya koydukları yöntemler üzerine düşünmek.

Yıllar sonra "A Most Wanted Man" dendiği zaman hepimizin aklına gelecek ilk (ve filmdeki diğer her şeyin üzerinde asılı duran) unsur, kuşkusuz Hoffman'ın oyunculuğu. Ağzında sigarası, özensiz görüntüsü, çökük omuzları ve cool edasıyla Hoffman, işini yaparken yalanlar söyleyen, insanları tehdit eden ve onların hayatını riske atabilen (ve bu erdemsizliklerin vicdanında yarattığı yükün altında ezilen) Bachmann'ı adeta bir elbise gibi üzerine giymiş. Bir kez seyredenin, bu performansı unutması mümkün değil ve buradan bakınca, usta oyuncunun ölümü elbette insanı daha da derinden üzüyor.

80'li ve 90'lı yıllarda (U2, Depeche Mode, Echo & the Bunnymen, Metallica, Nirvana, Red Hot Chili Peppers vb. gruplara) çektiği videolar nedeniyle müziksever bünyelerin gönlünde ve dimağında özel bir yere sahip olan Anton Corbijn, 4 yıl önce George Clooney'nin tetikçi rolünde olduğu "The American" filminde (beklentilerin tam aksine) "Le Samourai" tarzı sakin ve melankolik bir dünya inşa etmişti. Bu filmde de, sonbahar mevsimindeki Hamburg'u adeta bir karakter gibi kullanarak (senaryo bir takım mantık hataları ihtiva etse de) şahane resimlerle ve Bachmann üzerinden verdiği "önce diyalog" mesajıyla, vasatın çok üzerinde bir iş çıkarmış.

Hiç yorum yok: